III.RICHARD - KUMBARACI50 PRODÜKSİYONU
Bir Altıdan Sonra Tiyatro/Kumbaracı50 Prodüksiyonu
olarak III.Richard
Kumbaracı50’de ikinci kez
izlemiş olduğum oyundan gerçekten çok etkilendim. İnsan her izleyişinde
kaçırdığı farklı bir noktayı yakalıyor. Oyunun sergilendiği yer black box bir
sahne. Seyircileri karşılıklı olarak yerleştirmişler. Ortada aralıklarla
beraber dört adet sütun bulunuyor. Bunların sadece ikisi oyun sahasının içinde
kalıyor denebilir. İnce,
uzun, dikdörtgen bir alan yaratılmış. Oyuncularla seyirciler birbirine çok
yakın. Samimi bir atmosfer var. Oyuncular, net bir şekilde en ufak mimiklerine
kadar görülebiliyor.
Oyun başlamadan önce
sahnede bulunan dekorlardan, içleri iskeletler ve ölülerin külleriyle dolu olan
sekiz adet çuval dikkat çekiyor. Seyircileri oyuna hazırlamak adına atmosfere
gerilim veren müzikler ve ortamın loş ışıklandırması da oldukça başarılı. Kullanılan
sahne ışıklandırmasında: fresnel lights, profiles lights, beam lights ve
footlights’lar yer alıyor.
Kostümler tarihsel özellikler göz önünde bulundurularak tasarlanmış. III.Richard
ile özdeşleşen öğelerin arasında tekerlekli sandalyesi, palası ve yüzüğü var. İktidar
ve güç göstergesi olan, Richard’ın hırsla kafasına takmak istediği tacın
uçlarındaki kanlar da dikkat çekiyor. Oyunda birçok kişinin ölümüne sebep olan
palanın üzerindeki ve ölülerin konuldukları çuvallardaki kan, sahte olmasına
rağmen insanın içini ürpertiyor.
Sembolik olan aksesuarlar arasında kraliçeyi temsil eden kemer ve taç
var. Oyun sırasında bu aksesuarların bir oyuncudan başka bir oyuncuya
aktarıldığını görerek önemini anlıyoruz.
Oyuncuların
makyajları da kostümleri de tarihsel dönemleri yansıtıyor. Sanki gerçekten
16.yüzyıldan çıkıp gelmişler gibi. Aslında bulunduğumuz kara kutu odanın da
oyuna katkısı olmuş diyebiliriz. Çünkü oyunun seyirciler üzerinde yaratmaya
çalıştığı o tuhaf, gerici his bütünsel öğelerin birleşimiyle ortaya çıkıyor. O
yüzden oyunculuklar kadar sahne anatomisi, sahne dekoru, ışık, aksesuar, kostüm, makyaj, müzik ve ses de bir o kadar önem taşıyor.
O dönemdeki kanlı olayları seyircilere anlatmakta çok başarılılar. Azraillerin
elbiselerinin altları kana bulanmış gibi tasarlanmış. Yani ne kadar kanlı geçen
bir dönemi anlattıklarını bu şekilde sergiliyorlar.
Sahne alanı içerisinde bulunan sütunlar oyunculara engel olmuyor aksine
onları elverişli bir şekilde kullanıyorlar.
Oyun 110 dakika ve ara yok. Oyun, girişe duman, koridora ışık verilerek azraillerin şarkı söyleyerek sahneye girmeleriyle başlıyor. Kambur, çarpık, çurpuk,
aksak ve ağzı eğri olan III.Richard’ın oyun ilerledikçe güçlenmesini ve
yükselmesini vücudundaki o noktaların eski haline dönüp, iyileşmesi gösterilirken
kullanılan ses efektleri role katkı sağlamış.
III.Richard’ı canlandıran Yiğit Sertdemir’i daha önce “Cyrano de
Bergerac” adlı oyunda izlemiştim ve çok etkilenmiştim. Sertdemir, bu sefer III.Richard
rolü ile bizleri etkilemeyi başarıyor. Karakteri bizlere çok iyi aktarıyor. Gerek
bazen küstahça gerek bazen tekerlekli iskemleye mahkum biri gibi, gerektiğinde
ise çocukça küsme halleriyle, oyunculuğuyla tek bir kötü eleştiriye yer
bırakmıyor.
Vicdanının onu rahatsız ettiği sahneler özellikle bizi etkilemeyi başarıyor.
Vicdanının sesi, fısıltılı ses efektleriyle desteklenmiş. Vicdanı, insanı
rahatsız eden bir kaşıntıyla ifade ediyorlar.
Kırmızı elbiseli, gelecekten gelen (belki bir falcı olan) oyuncu bu
prodüksiyona farklı bir hava katmış. Seyirciler, seyirci gibi gözüken oyuncunun
aniden sahneye fırlamasını görünce bir anlık bir şaşkınlık yaşıyorlar. Çünkü O da
bizler gibi oyunu izliyor gibi gözüküyor. Dolayısıyla oyunu daha önce izlememiş
olan birisinin, onun oyuncu olduğunu anlaması zor. Bu rolü canlandıran Ceren
Sevinç’i yürekten tebrik ediyorum. Çünkü bana göre yaptığı iş çok zor. Kuliste
değil de seyircilerin arasında rolünüzü canlandırmayı beklediğinizi düşünün. Ben
olsam daha çok heyecanlanır ve gerilirdim. Ama Sevinç, ustalıkla diğer karakterlerin
yüzlerine gerçekleri vurarak canlandırdığı rolüyle bu işin üstesinden başarıyla
geliyor. Üstelik de Sevinç’in rolü, seyircilerin iç seslerinin bir nevi bir
yansıması ve dışa vurumu. Herkes aynı şeyleri hissettiği ve söylemek isteği
için onunla beraber bir birlik, beraberlik havası esiyor atmosferde. Çok iyi
düşünülmüş, yazılmış ve canlandırılmış bir rol.
Tüm
oyuncuların kostümlerini değiştirip azrail kılığına girdikleri zamanki
seslendirdikleri şarkı sözlerini çok başarılı buldum. Şarkının sözlerini
Shakespeare metinlerinden Sinem Özlek oluşturmuş.
Richard’ın
kardeşi Clarence, onu öldürmek için gelen ağabeyinin tuttuğu cellatlara karşı
direndiği ve yalvardığı sahneyi de çok başarılı buldum. Clarence rolünü
canlandıran Erkan Baylav, erkek olan cellatlardan birini ikna edebilmeyi
başarsa da, diğer kadın cellatı ikna etmesi pek kolay olmuyor ve yanarak öldürülüyor.
Bu sahnede ve en son III.Richard’ın ölüm sahnesinde üzerine yanıcı madde
dökülmüş olan oyuncuların hayatlarına son verilmesi için kibrit atılmasıyla
beraber, öldükleri anda ışıkların kararması ve sesin pik (peak) yapması eşlik
edince sahnenin etkisi bir hayli artıyor.
Bütün oyuncular rollerine tam oturmuş ve hepsi de çok başarılı. Gerçekten
hepsinin ses ve beden dilleri çok iyi. III.Richard’ın yardımcısı Buckingham
rolündeki Deniz Gürzumar’ı da çok başarılı buldum. Oyunun yönetmeni, aynı
zamanda III.Richard’ı canlandıran Yiğit Sertdemir.
Tek bir önerim var: oyunu tanıtan broşüre, oyuncuların isimlerinin
yanına hangi rolde oldukları eklenebilir.
İktidar ve güç olgusu III. Richard üzerinde kötücül bir şekilde
toplanıyor. Ancak bunun bir krallığın varlığı ve onun vatandaşlarının çatısı
altında olduğunu unutmamak gerek. Ana karakter bir yana bu eserin bana göre en
çarpıcı yanı güç ve iktidara kapılmış olanlar ile onun altında ezilenlerin
hangi yüzyıl olursa olsun ne kadar geçmişte yaşanırsa yaşansın hep aynı özde
varlık bulması: İktidar ve güç delisi bir kralı okurken bugünün diktatörlüğünü
görmek ve altında savrulan insanları daha iyi anlamak.
İnsanı
sarıp sarmalayan kötülüğün kelimelerle sizi dolayabileceğini görmek için, bugün
yaşadığınız bazı sessizliklerin bazen bir toplumdan diğerine bir
hastalıkmışçasına geçebildiğini görüp zamanda hep asılı kaldığını anlamak için
ve insan olmanın uzun geçmişi ve geleceği ile sadece günümüze ait olmadığı
gerçeğini hissedebilmek için III. Richard’ı tiyatroda izleyin.
Yazan: W.Shakespeare
Çeviren: Bülent Bozkurt
Yöneten: Yiğit Sertdemir
Dramaturg: Sinem Özlek
Kostüm Tasarımı: Candan Seda Balaban
Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Müzik: Burçak Çöllü
Hareket Düzeni: Senem Oluz
Afiş Tasarımı: Önder Sakıp Dündar
Fotoğraflar: Yücel Kurşun
Oynayanlar:
Burakhan Yılmaz, Cemre Gümeli, Ceren Sevinç, Deniz Gürzumar, Eren Demirbaş, Erkan Baylav, Feride Çetin, Tolga Bayraklı, Yeşim Sarı, Yiğit Sertdemir
Yönetmen Yardımcıları: Burcu Özhızalan Yazıcı, İsmail Sağır
Asistanlar: Merve Karabulut, Mutlu Ünsal
Bu
güzel günleri hoşça geçirme şansım yok,
Ben
de hain olup bugünlerin boş zevklerinden
Nefret
etmeye karar verdim.” III.Richard
“Kral
Üçüncü Richard’ın trajedisi
Ağabeyi Clarence’a karşı çevirdiği haince
entrikalar, masum yeğenlerini acımasızca katledişi, krallık tahtını zorla gasp
edişi, baştan sona iğrenç yaşamı ve fazlasıyla hak ettiği ölümü
'Oyunun ilk basımı'
Gördüğünüz
üzere ilk basımındaki tanıtımda Richard bir hayli acımasız ve kötü ruhlu, tek
boyutlu bir karakter olarak sunuluyor. Aslında Shakespeare derinlikli ve çok
boyutlu bir karakter sunar. III. Richard kötülüğünün ve fiziki olarak çirkin
görünümünün farkındadır ve bunu içselleştirmiştir. Bunu zekâsı ve arsız
yüzsüzlüğü ile öteye taşımıştır. Kötülüğüne seyirciyi de ortak eder,
planlarını uygularken açık açık ya da yaptıklarını meşrulaştıracak şekilde
birden seyirciye dönüp niyetini açıklar. Böylece siz de seyirci olarak yapılan
bu kötülüklere ortak olursunuz.
III. Richard’ın sözleri:
…Yamuk yumuk, noksan, günüm gelmeden,
Hazır olmadan yollanmışım bu canlılar dünyasına.
Öyle sarsak, öyle çarpık yaratılmışım ki,
Topalladıkça köpekler havlıyor arkamdan.
…Çarpıklığıma yanarak
vakit geçirmeye
Hiç niyetim yok. Onun için
de, madem çapkın olup
Bu güzel günleri hoşça
geçirme şansım yok,
Ben de hain olup o
günlerin boş zevklerinden
Nefret etmeye karar
verdim.
…Sonuçta kazanç kesin değil, ama o kadar kana bulandım
ki,
Çaresiz, artık günahı çekecek.
Merhamete, gözyaşına yer yok bu gözlerde.
…Pılı pırtıyı örtüyorum.
Şeytanı oynarken
Evliya gibi gösteriyorum
kendimi.
III.RICHARD
William Shakespeare'in Kral III. Richard'ın
kısa hayatını anlattığı oyunudur. Yazarın ilk oyunlarından biri olduğu
düşünülmektedir. 1592-3 yılları arasında yazıldığı varsayılmaktadır. III.
Richard (üç bölümünde oluşan VI. Henry oyunları ile birlikte) Shakespeare'in
bir tarihi oyunlar dörtlüsünün sonuncusudur.
Pek çok edebiyat ve tiyatro otoritesi tarafından Shakespeare'in en önemli
oyunlarından biri olduğu kabul edilmektedir.[1]
III.Richard, bir tragedya oyunudur.
Shakespeare’in tarihsel
oyunlarına bakıldığında, asıl amacın, İngiltere’nin hanedan savaşları ile dolu
çalkantılı dönemine bir ayna tutarak, aynı hataların tekrarlanmaması yolunda
uyarı yapmak olduğu görülür. Yazıldığı dönemler, 16. yüzyıl ortaları ve sonları
olmasına rağmen bu tarihsel oyunların geçtiği dönem 14. ve 15. yüzyılda tahtta
bulunan kralların öyküleridir.[2]
Konusu:
III. Richard'ın konusuna
gelirsek; York Hanedanı Gloucester Dükü Richard, ağabeyi hasta kral IV.
Edward'ın ölümünden sonra tahta geçme planı yapar. Bu uğurda önündeki tüm
engelleri bir bir kaldırır. Önce ağabeyi Clarence Dükü George'u öldürür.
Katil ile
Richard'ın konuşması:
Aptal
olmadığınız belli:
Gözünüzden
yaş yerine taş akıyor.
Sizi
sevdim çocuklar. Hadi hemen işinize bakın;
Durmayın,
yürüyün
Sonra, önceki Kral VI.
Henry'nin gelini Lady Anne ile evlenir ki onu ikna ettiği sahne tüyleri diken
diken eder.
Sayın
Bayan, seni kocandan mahrum eden,
Daha
iyisini bulasın diye yaptı o işi.
Kral ölünce Richard kralın iki küçük oğlunu
Londra kulesine kapatır ve Buckingham Dükü yardımıyla taç giymeyi başarır.
Durumunu sağlama almak için hapsettiği prensleri öldürür ve karısı Lady Anne'i
ortadan kaldırdıktan sonra, ölen Kral IV. Edward'ın kızı Elizabeth'e talip
olur. Bu sırada rakip hanedandan Richmond kontu İngiltere'ye asker çıkarır.
Bosworth savaşında Richard'ın ordusu yenilir ve atı ölen Richard: "At
verin bana, bir at verin! Bir ata Krallığım!" diyerek umutsuzca çarpışır
ve en sonunda Richmond tarafından öldürülür. Kont, VII. Henry adıyla kral olur
ve Kral Edward'ın kızı Elizabeth ile evlenir. Böylece Güller Savaşı olarak
adlandırılan savaşta sona erer. ( Savaşa bu adın
verilmesinin nedeni, savaşa neden olan York Hanedanının armasının beyaz gül,
Lancaster Hanedanının armasının üzerinde ise kırmızı gül olmasıdır.)
[1]
https://tr.wikipedia.org/wiki/III._Richard_(oyun)
[2] Çalışkan, H. , II. Richard Önsöz,
YKY, İstanbul, sf. 6.
Yorumlar
Yorum Gönder