Üç Kitap / "Geçmişin sadece hatırlamaktan zevk aldığınız kadarını düşünün."

Bu yaz okuduğum birkaç kitaptan beğendiğim diyalogları ve sözleri sizlerle paylaşıyorum! Belki bir cümle ilginizi çeker ve siz de okumak istersiniz...

Ece Temelkuran - Muz Sesleri
Beyrut, Oxford, İstanbul, 2009

Deniz, daha önce kerelerce yabancılara anlatıldığı için tamamen evrenselleşip basitleşmiş, küçük bir metne dönmüş ezberini, "Türkiye entelijansiyasının milliyetçilikle ilgili problematiği başlığı altından çıkarıp tek nefeste masaya bıraktı:

"Haklısınız. Türkiye'de entelektüeller ülkenin kuruluşundaki milliyetçi öğelerin reddi kabilinden ve ülkedeki farklı etnik gruplara yönelik imha politikalarına bir tepki olarak kendilerine Türk değil, Türkiyeli demeyi tercih ederler."


"Bütün bu insanları birileri doğurduğuna göre ben de doğurabilirim demek ki." demişti. İnsanlara baka baka güç almıştı, doğururken de, ölürken de. Haklıydı, insanlara  bakmayı unutmazsan aslında, hiç korkmazsın.


Ahmet Ümit - Kırlangıç Çığlığı

Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?



"Biz niye bulaştık bu Suriye davasına Başkomserim? İnsani yardım tamam, ama sanki savaşın tarafıymış gibi davrandık. Niye? Ne işimiz vardı bizim Suriye'de?"

Aynı soru benim de kafamı kurcalıyordu, ben de tıpkı Münir kadar çaresiz hissediyordum kendimi, en az onun kadar şaşkın ve öfkeli.
"Alçaklıkların en rezili siyasi alçaklıktır Münircim." dedim kendimi tutmaya çalışarak. "Buna bir de mezhep ve dini karıştırırsan, bildiğin şerefsizlik çıkar ortaya... İşte şu anda onu yaşıyoruz. Üstelik bunun bedelini, bütün millet ödüyor... Bari zavallı Suriyelilere yardım edebilsek. Onu da yapamıyoruz. Sus, sus, daha fazla konuşturma beni..."


Gözlerim doldu,aramızda masa olmasa kalkıp sarılacaktım serseriye, "Anla Ali, anla artık, bu kız seni çok seviyor." demekle yetindim. "Kadınlar, ama sahiden seven kadınlar, erkeğin güçlü olmasıyla ilgilenmezler. Seni severler, çünkü yüreklerinde bir yere dokunmuşsundur. Bunu farkına varmadan yaptıysan daha çok severler. Çünkü samimi olduğunu anlarlar. Zeynep de seni böyle seviyor. Çünkü sen de farkına varmadan etkiledin onu."
Yüzü kıpkırmızı olmuştu.
"O da beni etkiledi Başkomserim." diye geveledi utangaç serseri. "Karşılıklı yani."
"Güzel olan da bu ya... Bulmuşsunuz birbirinizi, kıymetini bilin evladım. Aşk, dünyanın en büyük hazinesidir Alicim, ama gerekli özeni göstermezsen, rüzgarda bir serap gibi dağılır gider. O yüzden aklını abuk sabuk konulara takıp..."


"Biliyorsunuz, güven insanı zayıf kılar."


"Geçen gün benim hanım, bir tiyatroya bilet almış Başkomserim. Şu Shakespeare'nin oyunlarından biri. Biraz sıkıldım ama bir laf vardı, çok etkilendim. Oyuncu şöyle diyordu bir sahnede: 'Cehennem boşalmış, şeytanlar aramızda.' Aynen öyle Başkomserim, bunların hepsi şeytan, cehennemden kaçıp aramıza sızmış iblisler. O yüzden bunlara acımayacaksınız..."


"Eğer insanların neden kötülük yaptığını anlayamazsak, nasıl önlenir ki musibet?"


Jane Austen- Gurur ve Önyargı

gurur ve önyargı ile ilgili görsel sonucu
"Böyle bir durumda," diye cevapladı Charlotte, "etrafa karşı vakur olmak hoş olabilir; ama bu kadar iyi korunuyor olmak bazen zararlıdır. Eğer bir kadın sevgisini sevdiği adamdan aynı beceriyle saklarsa adamı elde etme fırsatını kaçırabilir, o zaman dünyanın da haberi olmadığına inanmak zayıf bir teselli olur. Hemen her ilişkide öyle çok minnet ya da gösteriş duygusu vardır ki bir şeyleri kendi haline bırakmak emniyetli olmaz. Hepimiz serbestçe başlayabiliriz...hafif bir eğilim gayet doğaldır, ama pek azımızda cesaret verilmeden gerçekten aşık olacak yürek vardır. On vakadan dokuzunda kadın için doğru olan hissettiğinden daha fazla sevgi göstermektir. Bingley kuşkusuz ablanı beğeniyor, ama ablan devamı için ona yardım etmezse adam beğenmekten öteye gidemeyebilir."


.....Elizabeth'e en sıradan, en sıkıcı, en bayat konunun bile konuşmacının becerisiyle ilginç hale getirilebileceğini düşündürdü.


Yine de düşüne düşüne sıkıntılarını daha da artırma adeti yoktu. Vazifesini yaptığına emindi; kaçınılmaz felaketler için tasalanmak ya da endişeyle felaketleri büyütmek doğasında yoktu.


"Her parçası keyif vaat eden bir plan asla başarılı olamaz; büyük bir hayal kırıklığını önlemenin tek yolu ufak bir sıkıntıyı savunmaktır."


"Bana teşekkür edecekseniz," diye cevapladı Darcy, "sadece sizin adınıza olsun. Sizi mutlu etme arzusunun beni harekete geçiren başka sebeplere güç kattığını inkar etmeye çalışmayacağım. Ama aileniz bana hiçbir şey borçlu değil. Onlara ne kadar saygı duysam da sadece sizi düşündüm."
Elizabeth tek kelime edemeyecek kadar utanmıştı. Kısa bir sessizlikten sonra yol arkadaşı sözlerine devam etti: "Benimle oyun oynamayacak kadar naziksiniz. Eğer duygularınız hala geçen Nisan'daki gibiyse , bana bunu hemen söyleyin. Benim duygu ve dileklerim değişmedi, ama tek bir sözünüz, beni bu konuda ilelebet susturacaktır."


"Geçmişin sadece hatırlamaktan zevk aldığınız kadarını düşünün."


"Söyle bakalım onu ne zamandan beri seviyorsun?"
"Öyle yavaş yavaş oldu ki tam ne zaman başladı ben de bilmiyorum."

Yorumlar

Popüler Yayınlar